|
Baslangıç sayfası | Yazılar | Biz kimiz | Ilişki - Kontak | | |||
Günün ayetiŞöyle seslenin: ‹‹Kurtar bizi, ey kurtarıcımız Tanrı, Topla bizi, ulusların arasından çıkar. Kutsal adına şükredelim, Yüceliğinle övünelim.
1.Tarihler 16:35 Kutsal Kitap ne öğretiyor? - BroşürlerRadyoya direkt giriş |
Sigaranın Dumanı - İçkinin DikeniGök kubbesi altında yeryuvarlağında her soydan her boydan kadının ve
erkeğin, gencin yaşlının, sağın solun, ortanın, dinlinin dinsizin, ortaklaşa
kullandığı, bir yandan tiksinti duyarken onu benimser göründüğü nesneye sigara
ya da tütün demişler. Bazılarca tabut
çivisi diye adlandırılan bu keskin kokulu yanıltıcı içkinin,
uyuşturucuların en yakın dostudur. Kadına erkeğe sevgi ile yaklaşan Tanrı
çeşitli tutkularla boğuşana sağduyu çağrısını duyuruyor: “Paranızı neden ekmek olmayan nesneye, emeğinizi de doyurmayan şeye
harcıyorsunuz? Beni iyi dinleyin, iyi olanı yiyin. Semiz şey neyse onunla
lezzetlenin” (Yeşaya 55:2). Sigarayla ilgili acıklı gerçeklerden biri genellikle buna gençlik çağında
alışılmasıdır. Sigaranın en yakın yoldaşları, en başta kanser hastalığı ve
bunun yanı sıra bir sürü hastalık zinciri ve erken yaşta ölümdür. Son
yirmi-otuz yılda bilim uzmanlarının bu yıkıcı nesne üzerinde yoğun
araştırmaları ve çalışmaları pek çok acıklı gerçeği önümüze serdi. Kanserin
yanı sıra, enfarktüs başta gelmek üzere çeşitli kalp hastalıkları, mide
düzensizlikleri, pankreas bezi ve böbrek aksaklıkları, bilinç bozuk-lukları,
sinir sarsıntılarının birçoğu, azak kesilmesi doğrudan doğruya sigara
tutsaklığından kaynak-lanmakta. Son günlerde sigara tutkusunun şizofreniye bile
katkıda bulunduğu sonucuna varıldı. Bronşit, nefes darlığı, sürekli öksürük, hazım güçlüğü türünden birçok
hastalığın kökeni yine sigarada. Hamile kadının fütursuzlukla sigarayı
tüttürmesi karnındaki dölütü akla gelmedik hastalıklara ve ıstıraba açık
bırakıyor. Ciğerlere oksijen gönderilecek yerde karbonmonoksit, arsenik ve
katran gönderilerek zavallı dölüte zoraki sigara tüttürülüyor. Doğan çocuk
normalden hafif hem de hastalıklar kapmaya her an açık. Bunun sonucunda bir sürü
çocuk ölümle boğuşmakta. Sigara tutsağı genç kadın korksun! Bu yanıltıcının sonu olmayan etkenleri güngünden kabarmakta, hem bedenin
hem de ruhun her yanına dal budak salmakta. Neye benzer bu? Üzerine titrediğin
değerli bilgisayarın kapağını aç, içine incecik kum serp, kapağı kapatıp onun
düzenle çalışmasını bekle! Bilim gırtlak kanserine yakalananlardan yüzde
99’unun sigara tiryakisi olduğunu vurguluyor. Günde bir paket tütüren ellilik
insan sigaraya el sürmeyen yetmiş beşlik bireyle eşit oranda hastalık
göğüsleyebilme yeteneğini taşıyor sadece. Bronşitin oluşturduğu nefes borusu
tıkanıklıklarının başlıca etkisi sigaranın taa kendisi. Daima temiz havayı arayan, buna özenen zavallı ciğerler kirli ve zararlı
dumanı içeri sindirmeye zorlanıyor. Ağızdan çekilen o zehirli duman burun
deliklerinden dışarıya çıkıncaya dek dille anlatılamayan yıkıcı sonuçları
beraberinde taşıyor. Beden parçalarının dili olsaydı herbirinin bu yanıltıcıdan
çektiği acıyı, ıstırabı açıklayışını dinlemek yürekleri burkardı. Gizli zarar gecinden
sırıtır. Akciğerde bulunan nefes borularında sadece mikroskopla seçilebilen
kılcıklar bulunur. Bunların görevi mukosu (balgam) temizlemektir. Silia diye bilinen bu küçücük kılımsı
uzuvlar mikroskopun altında bir buğday tarlasını anımsatır. Sigaranın amansız
dumanı ciğerlere gönderilince korkunç bir fırtınanın güzelim başakları yere
serdiği gibi, zavallı kılcıkların tüm yararı ve etkisi hiçe indiriliyor.
Kılcıklar savunma yeterliliğini yitirince nefes boruları sık sık balgamla
tıkanıyor. Sigara kullananın ikide bir öksürerek boğazını temizlemeye çalışması
bunun belirtisidir. Sigaradan vazgeçildiğinde bu sakatlık giderilebilir, hasta
yerler iyi edilebilir. Sigaranın oluşturduğu sayısız orman yangını ve başka bir sürü yangın nasıl
unutulabilir? Sigara nedeniyle yitirilen iş saatleri, sigortalara hastahanelere
dökülen paralar, işgal edilen yataklar, kaybedilen ayaklar, ilaçlara atılan
dövizler korkunç sonuçlar arasında. Kadının erkeğin parmakları arasındaki
nesneyi umursamadan sergilemesi, yanındakileri rahatsız etmesi katmerli
bunalımın başka bir göstergesi. Bilim sigara tüttürenlerin çevreyi saran
dumanından onu kullanmayanların çektiği işkenceyi sürekli belirtmekte. Bu yolla
kansere ve başka hastalıklara yakalananların sayısı az değil. İkinci elden
çektirilen, pasif yolla gelen hastalıklar zinciri deniliyor buna. Çoluk çocuk
bu amansız işkencenin mengenesinde. Nedir bu sigara? Amerika kara parçası bulununcaya dek sigara alışkısının
pek bilinmediği bir düşünülsün. 1613 yılında John Rolfe adlı para babası,
sömürü yöneticisi, ne ettiğini bilmez bir vurguncu ilk tütün balyalarını
Amerika’dan Avrupa’ya yollamakla bu öldürücü nesneyi dünya çapında kullanıma soktu.
Sıraladığımız yıkıcı sonuçlarsa ancak son elli yılda sahneye çıktı. O gün bu
gün sigaranın dumanı her yerde tütüyor, tez elden mezarlar eşiliyor. Bir günde tütüne
harcanan paralarla yeryüzündeki bütün aç insanlar doyurulabilir, sayısız kişiye
ilaç sağlanabilirdi. Yeşaya peygamber İsa’dan yaklaşık 750 yıl önce yaşadı.
Çarpıcı bir sözle sigarayı sanki herkese sergiliyor: “Kül yiyor; aldanmış yürek onu saptırmış, canını özgür kılamıyor. Hem
de, ‘Sağ elimdeki yalancı şey değil mi?’ diyemiyor” (Yeşaya 44:20). Bu
türden düşündürücü açıklamalar var Tanrı’nın canlı Sözü’nde. Eski Mısır’ın,
Amerika yerlilerinin kahinleri kendilerine özgü törelerle oyalanırken sigara
yakar, din icapları gereğince putlara üfler, bu arada sunular sunardı. Taşa,
tahtaya, madene eğilenlerin anlamsız alışkıları gence yaşlıya ölümcül moda, kan
kusturan huy kesildi şu çağda. Bu zararı, kokuyu ve yaka silkilen belayı ne giderebilir? Sigara isteğini
kamçılayan etkenlerin ba-şında bencillik, zevki okşayıcılık ve günah sırıtıyor.
“Bedeniniz tepeden tırnağa sağlıksız,
taze dar-be izleriyle, yara bereyle dolu, temizlenmemiş, yağla yumuşatılmamış,
sarılmamış” (Yeşaya 1:6). Bedenin ‘daha daha’ diyen dileklerini dinsel
töresel uygulamalar gideremez. Bu yengi ve üstünlük ölümü yenen kurtarıcı
Mesih’ten kaynaklanır. Bunları alt edebilen güç Rab İsa Mesih’tedir. O’nun
sağladığı ruhsal yaşam gerçekleşince nikotin işkencesinden özgür edilmek
kıvandırıcı gönence dönüşür. Bu ilişkide Sevinç Getirici Haber şöyle der: “Çünkü Mesih bağlılığında yaşam veren Ruh’un
yasası beni günah ve ölüm yasasından özgür kıldı. Çünkü bedenin gereksiz
istekleri yüzünden ruhsal yasanın güçsüzlükten ötürü yapamadığını Tanrı yaptı”
(Romalılar 8:2-3). Çürük tahta mıh tutmaz demiş atalar. Oysa bir zamanlar sapasağlam ağaçtı o.
Varlığını içkiyle yıpratanın durumu sürekli çürüyen tahtadan da beterdir.
Bundan zarar çıkmayacağını düşünebilir o kişi; ama gerçek bambaşkadır. Konuya
ilişkin Tanrı Sözü’nde vurgulanan uyarı şöyledir: “Kandırılmayın! Tanrı’yla eğlenilmez. Herkes ne ekerse onu biçecektir.
Bedenin gereksiz isteklerini hoşnut etmek için eken çürüme biçecek. Buna karşı,
ruhu hoşnut etmek için eken Ruh’tan sonsuz yaşam biçecek” (Galatyalılar 6:7-
8). Alkolün yıkıcı etkisi evrensel çaptadır: Yıpranan yaşamlar, sönen yuvalar,
harcanan insanlar.. İçki sonucu giderek yoğunlaşan adam öldürme, kız kadın
zorlama, trafik felaketleri, boşa giden iş saatleri, vb. da ayrı sorun. Kutsal
Kitap’taki uyarılar zinciri şöyle sürdürülür: “Şarap gülünçlükle sonuçlanır, sert içkiyse çatışmayla... Bunun
ardından sürüklenenin aklı kıttır... Şarabın kıpkırmızı olmasına, kadehte
rengini pırıldatmasına, kolaylıkla içe sindirilmesine kanma. Sonunda yılan gibi
ısırır, engerek gibi sokar. Gözlerin yabansı görüntüler görecek, yüreğin de
sapık sapık sözler söyleyecek” (Sül.Özd. 20:1; 23:31-35). Bu ilşkide İsa Mesih’in öğüdü şudur: “Kendinize
dikkat edin; zevk-sefayla, sarhoşlukla, yaşamın kaygılarıyla yürekleriniz
katılaşmasın. Ve O Gün size bir tuzak gibi ansızın gelmesin” (Luka 21:34).
Ardından bu önemli uyarılar şöyle sürdürülür: “Güne yaraşır biçimde vaktimizi saygıdeğer tutumla geçirelim;
içkili-gürültülü eğlence alemleriyle, sarhoşlukla, rasgele yatak
arkadaşlıklarıyla, soysuzlukla, kavgacılıkla, kıskançlıkla değil” (Romalılar
13:13). “İçkiyle sarhoş olmayın; bu
aşağılık bir şeydir. Tersine Ruh’la dolun” (Efesoslular 5:18). Tanrı’dan
esinlenen Söz değişmemiştir, sağduyuludur, usa uyumludur. Konuyla
ilgili olarak Tanrı peygamberlerinin ağzından şu Söz duyuruluyor: “İçkinin
ardından koşmak için sabahleyin erken kalkanların, geceleyin geç vakte dek
şarapla kızışıncaya dek eğlenenlerin vay
başına!..” (Yeşaya 5:11). “ Yeryüzü sarhoş bir insan gibi sendeliyor, bir
salıncak gibi sallanıyor“ (Yeşaya 24:20). Başka bir peygamber de yine bu derin yarayı deşiyor: “Komşusuna
içki içirenin vay başına! Ona zehirini katıyorsun, onların çıplaklığına bakmak
için onları sarhoş ediyorsun“ (Habakkuk 2:15). Ve peygamber
günah tutsaklığında ağınanların sarsıntısını şu betimsel dille anlatıyor: “Yürek her şeyden daha aldatıcıdır ve çok
çürüktür; onu kim anlayabilir?” (Yeremya 17:9). Yüreğin kandırıcılığı temel
sorunumuzdur. İçki kadehinden destek ve avuntu arayanı düş kırıklığı, çöküntü
bekler. Yalan bu insan kardeşi yıkıma
götürmekte. Aynı kesimde günahlı insanın
içtenlikli haykırışı dile getirilir: “Ya RAB, beni iyi et ve iyi olacağım. Beni kurtar ve kurtulacağım” (17:14).
“Kurtuluş RAB’tendir” (Yunus 2:9). Ne bir dinden, ne töreden, ne
oruçlardan, ne de psikiyatri tedavisinden olumlu sonuç çıkabilir. Acıklı
gerçeği biz günahlı yaratıklarından daha iyi bilen Tanrı, insan bedeni kuşanan
kurtarıcı Mesih’i değil salt alkolden ama her illetten kurtarsın diye gönderdi.
Yeni yaşamı, yeni istemi ve istekleri verebilen tek kişidir O. Varlığı içkide,
ya da başka her çeşit tutsaklıkta kenetleneni İsa Mesih parlak değişmeye ve
yeni insanı bütünlemeye ileterek gerçekleştirir. O’nun arıtma, sağaltama,
yenileme gücü tarih boyunca denenmiştir. Bu tutsaklığa sürüklenene doğrulttuğu
soru şudur: “İyi olmak ister misin?”
(Yuhanna 5:6). Günahtan arıtılmış, Tanrı gücüyle yenilenmiş yaşam tazeliği
O’ndadır. Sigara, içki, uyuşturucular, vb. tümü birer kaçamaktır. Kesin çözümün
nerede bulunduğunu kestiremeyen yitik insanın çetin sorunlara çözümsüz çareler
araması. Oysa sevgi kaynağı Tanrı yüklü canı somut yardımcıya, kurtarıcıya
çağırıyor. Kesinlikle arıtılmak için bu Dost’a iman etmek istemez misin? Uzmanlar-araştırmacılar
içkiden kaynaklanan sağlık sarsıntılarını güngünden daha geniş çapta önümüze
sermekte: Alkol kanı pıhtılaştırıp tutkal gibi yapışkan duruma sokuyor. Sıtma
ve aşırı yanma etkisi de aynı sonuçları doğuruyor. Kırmızı kan hücreleri
yapışkanlığa dönüşünce kanın dolaşımı aksıyor. Sonunda gerekli oksijen beyine
ulaşamıyor. Oksijen sadece kan dolaşımıyla hücrelere ulaşabilir. Oksijensiz
kalan hücreler hemencecik ölüyor, yerine başkaları yetişmiyor. Her içki alemi
on binlerce beyin hücresinin ölümüyle sonuçlanıyor. Alkol karaciğer, böbrek,
kalp damarları türünden beden parçalarının hücrelerini de mahvediyor. Bunlardan
ayrı, beyinde oluşan zarar ve sarsıntılar arasında sürekli unutkanlık,
körleşmiş duygu, karar verebilme yeteneksizliği belirmekte. Alkolik kişinin
beyni yararsız bir et parçasına dönüşmüştür. Kuşkusuz yapıcı girişimlerde
yararlılık gösterebilirdi o! Bunalımın
tarihçesi çok eskidir. İçki kurbanlarının sayısı tüm savaşlardaki can kaybından
da aşkındır. İçki sonucu boşanmalar başka boşanmaları geride bırakıyor. Aileler
yıkılıyor, çocuklar dörtyol ağzında kalıyor; içki tutsağı kişinin çoluğunu
çocuğunu düşünmek yürek burkucu. Uyuşturuculara tutsak nice genç ilkin alkole
yakalandığını, beklediği zevki orada bulamayınca afyona, morfine kayıverdiğini
derin üzüntüyle anlatıyor. Gençler ikisini karıştırınca bir felaket dünyası
oluşuyor. Her köşede açılmış yaralar sırıtıyor. Alkol tutsağının kişisel istem
ve kararla içkiye rest çekebilmesi çetin iştir. Pek çok kişi bunu denedi,
başarı elde edemedi. Bireyin iç dünyasında tanrısal eylem gerektir. Bunun
nedeni şöyle belirtilir: “Yürek her şeyden çok aldatıcıdır; aşırı oranda
düşüktür. Onu kim bilebilir?“ (Yeremya 17:9). Niceler alkole aldanarak, aldatılarak kapıldı! Günahlılığını
anlayan seven Tanrı’dan dilekte bulunursa kurtarıcı İsa Mesih günahtan
arıtmaya, yenilenmiş yüreği sağlamaya her an hazırdır. Yeni yaşamın kaynakları
O’ndadır. Şu güvenlik sözü O’na iman edene ilişkindir: “Çünkü her kim Mesih
bağlılığındaysa yeni bir yaratıktır. Eskisi geçip gitti, işte yepyeni oldu“ (II
Korintoslular 5:17). Yaşam yüklerinden
ve kaygılarından kaçabilmek için kadehe sarılmak, sonuçları yıkım
getiren bir zevki aramak öndeki somut fırsatı bile bile tepmektir. Mutluluklar
bolluğu Tanrı katındadır. Bunlar Mesih’in kurtarışını imanla
değerlendirenindir. |
|||
|